NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
عَاصِمُ بْنُ
النَّضْرِ
قَالَ حَدَّثَنَا
الْمُعْتَمِرُ
قَالَ
سَمِعْتُ
أَبِي قَالَ
حَدَّثَنَا
قَتَادَةُ عَنْ
أَنَسِ بْنِ
مَالِكٍ
قَالَ لَمَّا
عُرِجَ
بِنَبِيِّ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
فِي
الْجَنَّةِ
أَوْ كَمَا قَالَ
عُرِضَ لَهُ
نَهْرٌ
حَافَتَاهُ
الْيَاقُوتُ
الْمُجَيَّبُ
أَوْ قَالَ
الْمُجَوَّفُ
فَضَرَبَ
الْمَلَكُ
الَّذِي
مَعَهُ يَدَهُ
فَاسْتَخْرَجَ
مِسْكًا
فَقَالَ
مُحَمَّدٌ
صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
لِلْمَلَكِ
الَّذِي
مَعَهُ مَا
هَذَا قَالَ
الْكَوْثَرُ
الَّذِي
أَعْطَاكَ
اللَّهُ
عَزَّ
وَجَلَّ
Enes İbn Malik'in şöyle
dediği ya da buna benzer bir şey söylediği rivayet edilmiştir.
Allah'ın elçisi (Mi'rac
gecesinde) cennet'e çıkarıldığı zaman kendisine kenarları içi boş yakuttan olan
bir nehir gösterildi, yanında bulunan melek elini suya daldırıp (bir avuç) misk
çıkardı. Muhammed (s.a.v.) yanında bulunan bir meleğe
"O nedir?"
diye sordu, melek de:
"Aziz ve Celil olan
Allah'ın sana verdiği kevserdir" cevabını verdi.
İzah:
Buhari, rikâk; Tefsir, sure;
Tirmîzî, tefsir sure; Ahmed b. Hanbel III, 91, 207, 232; IV, 281.
Bilindiği gibi Hz.
Nebie vahyin gelme yollarından biri de uyku halidir. Uyku halinde kendisine
vahy gelirdi. Mevzumuzu teşkil eden (4747) numaralı hadis-i şerifin ifadesinden
Kevser suresinin de böyle uyku halinde indiği anlaşılmaktadır.
Aslında
"kevser" kelimesi lugatta ifrat derecesinde çokluk manasına gelirse
de dini bir terim olarak ne manaya geldiği mevzuunda müfessirler yirmi altı
kadar görüş ileri sürmüşlerdir ki; bunlardan en önemlileri şunlardır:
1- Cennette bir
nehirdir
2- Nebilik makam ve
şerefidir.
3- Ümmet-i Muhammedin
ulemasıdır.
4- Ümmet-i Muhammedin
çokluğudur.
5- Hz. Nebiin evladının
çokluğudur.[Bk. Yazır M. Hamdi, Hak dini Kur'an dili, IX, 6180-6186.]
Bu hadisi şerifler Havz
ve Kevser'in hak olduğunu söyleyen ehl-i sünnet ulemasının delillerindendir.
Havz hakkındaki görüşleri 4745 numaralı hadisin şerhinde açıklamıştık, kevser
hakkındaki tafsilatlı malumat ise tefsir kitaplarındadır.